Tarsus Kadın Platformu’ndan yürüyüş ve açıklama

Güncel

26 Kasım 2024 Salı, 13:58

TARSUS KADIN PLATFORMU 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla, Yarenlik Alanı’nda yürüyüş ve basın açıklaması yaptı.

Platform bileşenlerinin yanı sıra kadınların katılım sağladığı eylemde meşaleler yakıldı. Katledilen kadınların isim ve resimlerinin ağaçlara asıldığı yürüyüş sırasında yine katledilen kadınların isimleri hep bir ağızdan dilendirildi.

Burada katılımcılar adına basın açıklamasını Av. Derya Özinç okudu.

Sık sık sloganların atıldığı, pankartların açıldığı eylemde Derya Özinç, şu açıklamayı yaptı:

“Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. 25 Kasım 1960’da Dominik’te diktatöre karşı mücadele ederken diktatörün askerleri tarafından katledilen Mirabel kardeşlerin mücadelesi dünyanın dört bir yanında erkek-devlet şiddetine karşı direnen kadınlara ilham olmaya devam ediyor. Bugün dünyanın dört bir yanında kadınlar sokaklara çıkarak kadın cinayetlerine, baskılara, yoksulluğa, erkek-devlet şiddetine karşı isyan bayrağını yükseltiyor. Mirabel Kardeşlerden Mahsa Amini’ye mücadele sürüyor.

Sesimiz sınırları aşarak dünyanın dört yanında faşist iktidarlara karşı direnen kadınların sesine karışıyor. Öfkemizle, isyanımızla, yaşama arzumuzla buradayız. Erkek şiddeti ile hayattan koparılan tüm kadınların isyanıyla buradayız.

Bu ülkede her gün kadınlar erkekler tarafından katlediliyor, şiddete uğruyor. 2024 yılında bugüne kadar 411 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 184 kadının ölümü ise şüpheli. Geçtiğimiz Ekim ayında 48 kadın katledildi, 23 kadının ölümü ise şüpheli. Mersin genelinde bu yıl 14 kadın öldürüldü. Her güne yeni kadın cinayeti haberleri ile uyanıyoruz. Bu ülkede kadınlar kaybediliyor, katlediliyor. Bu ülkede kadın katliamı yaşanıyor. Bu cinayetlerin hiç birinin münferit olmadığını biliyoruz. Erkekler kadınları öldürme cesaretini kadın düşmanı politikalardan, cezasızlıktan alıyor. Erkek vuruyor, devlet koruyor.

Erkek şiddeti hız kesmeden artmaya devam ediyor. Çünkü iktidar hayatlarımız pahasına kutsadığı aileyi korumaya, varlığımızı aileye hapsetmeye devam ediyor. Kadınların aileye daha fazla bağımlı olmasının stratejileri kuruluyor. Kutsadıkları ailede kadınlar öldürülüyor, şiddete uğruyor, yoksullukla, bakım emeği yüküyle kuşatılıyor. Kutsadıkları ailede çocuklar istismara uğruyor, öldürülüyor. Narin’e ne olduğu hala gün yüzüne çıkarılmıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş kadına yönelik şiddetle mücadelede sıfır toleransla hareket ediyoruz diyor. Sıfır toleranstan ne anladığını sormak istiyoruz. İstanbul Sözleşmesinden bir gece yarısı çıkmak mı, 6284’ü tartışmaya açmak mı? Yoksa failleri cezasızlıkla ödüllendirmek mi? Sosyal hizmetlerin merkezine aileyi koyup kadınları şiddet gördüğü ailelere hapsetmek mi? Kadına yönelik şiddetle mücadele asıl sizin iktidarınızla, kadın düşmanı politikalarınızla mücadeleden geçer.
İstanbul Sözleşmesinden çıkmasıyla birlikte adeta kadınlara savaş açan iktidar kazanımımız olan ne varsa, bizleri şiddete karşı koruyan ne varsa bir bir elimizden almaya çalışıyor. 9. Yargı paketi ile 6284’ün içi boşaltılırken, Ailenin Güçlendirilmesi ve Korunması Vizyon Belgesi ile kadınların bedeni, emeği ve hayatları üzerinde ailenin ve devletin denetimi artırılıyor. Lgbti+lara yönelik nefret körükleniyor. Kayyumlarla tüm halkın iradesi gasp edilirken, kadınların temsiliyeti ve kazanımları yok ediliyor. Cezasızlıktan güç alan erkekler kadınları öldürmeye devam ediyor. Suçlu ilan edilen de yine öldürüldüğü için kadınlar oluyor. İç İşleri Bakanı Ali Yerlikaya geçen yıl 32 kadının ikazlarına uymayarak kapıyı açtığı için öldürüldüğünü söylüyor. Öldürülen kadınlarla ilgili veri açıklamayan devlet, kapıyı açarak öldürülen kadınların sayısını nasıl da tutuyor. Ali Yerlikaya’ya soruyoruz o zaman: Asıl kaç kadın koruma kararına rağmen işe giderken, işten dönerken, çocuğunu okula götürürken öldürüldü? Kaç kadın karakollardan geri gönderildi. Kaç fail erkek cezasızlıkla ödüllendirildi?

Öldürülmemizden çok kaç çocuk doğuracağımızı, onu da nasıl doğuracağımızı dert eden devlet bizleri yoksulluk ve bakım emeği yükü altında yalnız bırakıyor. Üstelik kendi koruyamadığı çocukların sorumluluğunu da üstümüze yıkarak, anneliğimizi yargılıyor, bizleri hedef gösteriyor. İzmir’de anneleri hurda toplamaya giderken evde tek kalan 5 kardeşin ölümünün ardından AKP grup başkan vekili Özlem Zengin ‘Her şeyi paraya bağlıyorsunuz? Bunun para ile ne ilgisi var diyor. Oysa ebeveynler çalışmak için çocuklarını bırakabileceği parasız kreş bulamıyor. Baraka gibi evlerde güvenli olmayan koşullarda çocukları ile birlikte yaşıyor.

İktidar politikaları ve cezasızlık sonucu örgütlenen kadın düşmanlığı korkunç boyutlara ulaşıyor. Erkekler sosyal medya üzerinden kadın düşmanlığında yarışırken, kadın cinayetlerini öven paylaşımlar yapmaktan çekinmiyor. Kadınları açıktan tehdit eden, hedef gösteren bu paylaşımların peşine düşmeyen devlet kadın cinayetlerine, tacize tepki gösteren sosyal medya hesaplarının peşine düşüyor. Hayatlarını savunan kadınların önüne polis barikatları ile çıkıyor. 25 Kasım’a günler hatta saatler kala ise yine devletin şiddet ve baskı politikalarının devreye girdiğini gördük. 20 Kasım Nefret Mağduru Transları Anma Gününde Ankara’da yine polis kadınlara ve Lgbti+’lara saldırarak trans kadınları gözaltına aldı. 1 gün önce Diyarbakır Valisi ‘jin jiyan. Azadi’ sloganını yasaklarken. İstanbul Valisi 25 Kasım’da bir kez daha Taksim’i yasaklama kararı aldı. Ne yaparsanız yapın mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Baskılarla, gözaltılarla yaşamları için mücadele eden bizleri susturamayacaksınız. Katledilen her bir kadının isyanıyla buradayız. Birbirimizden, hayatlarımızdan, sokaklardan, gecelerden vazgeçmiyoruz. Hayatlarımızı kuşatan erkek şiddetine, yoksullaştırmaya, kadın düşmanlığına karşı dayanışmayı ve mücadeleyi büyüteceğiz. Yaşamak için direnen kadınların ‘jin, jiyan., azadi’ sloganlarını susturamayacaksınız.”