1920 TKP Toplumcu Kurtuluş Partisi Parti Meclisi üyesi Hasan İleri, "İstibdat Yıkılacak Halk Kazanacak" diyerek, tüm emekçileri 1 Mayıs'ta direnişi ve mücadeleyi yükseltmek için alanlara davet etti.
1920 TKP Toplumcu Kurtuluş Partisi Parti Meclisi üyesi Hasan İleri, şu açıklamayı yaptı:
“Yaşasın 1 Mayıs
1 Mayıs işçi sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma gününü coşkuyla kutluyoruz.
Bu yıl ülkemizde 1 Mayıs’a çok özel koşullarda giriyoruz.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, belediye yöneticileri ve gazetecilerin de içinde olduğu 100’den fazla kişi 19 Mart 2025 sabahında üç ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Aynı gün, İstanbul’da basın açıklaması, miting ve gösteriler dört günlüğüne yasaklandı. Gözaltına alınanların götürüldüğü İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giden yollar kapatıldı.
Yapılanların olağan bir hukuki soruşturmanın gereği olmadığı, AKP iktidarının, hukuku, anayasayı ve kanunları çiğneyerek halkın iradesine karşı darbe düzenlemeye çalıştığı çok açıktı.
Demokratik direniş haktır
Türkiye’nin her kuşaktan emekçi halkı, emekli, genç, kadın, erkek, öğrenci işçi işsiz bir arada bu darbe girişimini püskürtmek için meydanlara aktı.CHP’nin elinde bulunan İstanbul büyükşehir ve ilçe belediyelerine çökme, CHP’yi dağıtma ve muhalefeti ortadan kaldırmayı amaçlayan bu darbeyi kabul etmeyeceğini gösterdi.
İktidarın Anayasaya aykırı olarak ilan ettiği gösteri yasaklarına karşı on binlerle başlayan tepki yüz binlere milyonlara ulaştı. Ülkemizin her iline ve ilçesine yayıldı.
İktidarın, demokratik haklarını kullanan göstericileri şiddet uygulayarak gözaltına almasını, tutuklayarak hürriyetlerini, eğitim öğretim ve çalışma haklarını gasbetmesini protesto ediyor, tamamının derhâl serbest bırakılması gerektiğini ilan ediyoruz.
1 Mayıs’ta darbeyi tamamen püskürtmek için alanlarda olacağız.İktidarın zoruna ve hilesine pabuç bırakmayacağız.
Eşit ve özgür Türkiye için
Bizler sanayi işçisi, çırak, sağlık görevlisi, güvenlik görevlisi, doktor, mühendis, bilişimci, öğretmen, sanatçı, zanaatkâr, küçük esnaf, köylü, tarımcıyız, yani üreten emekçileriz. Ülkemizde üretilen her mal ve hizmet bu ülkenin tüm emekçilerinin alın teridir, kafa ve kol gücüdür, beyninin ışığıdır. Toplumsal refahtan en büyük payı bu emekçiler almalıdır.
1 Mayıs, işçi sınıfının ve emeği ile geçinenlerin, sömürü vurgun ve talan sistemi olan kapitalist sisteme karşı mücadele günüdür. Kapitalizm emeğin sömürüsünün sürekliliğini sağlamak için başta işçi sınıfı olmak üzere çalışanların dayanışma ve birlikteliğini bozarak örgütlenmelerini engelliyor, bunu yapamadığı zaman da yandaş örgütlülükler kuruyor.
İşçilerin emekçilerin yüzlerce yıl süren ve büyük bedeller ödeyerek elde ettiği demokratik kazanımlarının korunması ve geliştirilmesi bugün düne göre çok daha önemli. Kapitalist emperyalist sistem tüm dünyada çalışanların ve emeklilerin haklarına saldırıyor.
Gelişmiş, az gelişmiş veya orta gelişmiş ülkelerin tümünde kapitalist yönetimler, çalışanların sokaklara taşan büyük öfkesine rağmen emeklilik yaşını yükseltiyorlar. Emeğin payı tüm ülkelerde bilinçli olarak düşürülüyor, holdinglerin tekellerin büyük sermayecilerin payı artıyor.
Tekellerin holdinglerin emrindeki yatık ekonomi uzmanlarıysa endüstride verimlilik artarsa emekçilerin gelirinin artacağı masalını anlatıyorlar bize.Yani onlara göre suçlu çalışanlar. Niye? Çünkü yeteri kadar verimli değilmişiz.Paradan para kazananlar, rantiyeler, yani toplumun sırtındaki asalak sınıf, onurlu emekçileri verimsizlikle suçluyor.
Oysa biz, işçi sınıfı tarihinden biliyoruz ki, emeğin payının artması için: Sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, işçi emekçi dostu siyasal partilerin emeğin hakkı için etkili şekilde sahaya inmesi, sınıf mücadelesini yükseltmesi şarttır. Ve bu şartı yerine getireceğiz.
Ülkemizde de sendikal örgütlülüğün önünde binbir engel var.Kamu iş yerleri dahil olmak üzere işçilerin sadece yüzde 8'i sendikalı.İktidar özel sektördeki sendikalaşmayı düşük tutabilmek için kamu gücünü patronlardan yana kullanmaktan geri kalmıyor.
Asgari Altı Yaşam Olmaz
İktidarın uyguladığı ekonomik politikalar sonucunda asgari ücret hem ortalama ücrete dönüştü hem de açlık sınırının da altına indirildi.
Emeklilerin büyük çoğunluğunun aylığı ise zaten yetersiz olan asgari ücretin de gerisinde.İktidar, uyguladığı ekonomik politikalarla çalışanları da emeklileri de yoksullukta eşitledi.
İktidar, emeklilerin ABO Aylık Bağlama Oranını bir muz cumhuriyetinde bile olamayacak bir düzeye, yüzde 35'lere kadar düşürdü ve emekli aylıklarına milli gelir artışı eklemeye son verdi.
Bununla da yetinmeyen tek kişi iktidarı, TÜİK'e müdahale ederek, gerçek enflasyon yerine sahte, düşük enflasyon oranları açıklatıyor, çalışanların ve emeklilerin aylıkları hak ettikleri artışlara ulaşmıyor.
Çare kamuculuktur
Halkımızın refahı ve vatanımızın birliği bütünlüğü için: temelleri cumhuriyetle atılan kamucu ekonomi anlayışına dönelim. Sanayi ve tarımı destekleyen, işçiyi emekçiyi önceleyen planlı, üreten ekonomi modeline geçelim. Özelleştirilen kamu kurumları tekrar devletleştirilsin, çocuklarımıza ve torunlarımıza tam istihdam sağlansın.
Herkese, uygun ödemeli depreme ve afete dayanıklı sosyal konutlar inşa edilsin, kimse sokakta kalmasın.
Herkesin karnı tok, sırtı pek, başı dik olsun, çocuklarımız ve torunlarımızla birlikte onurumuzla insanca yaşayalım.
Her kuşaktan emekçiyle omuz omuza, demokratik laik eşit ve özgür Türkiye'ye ulaşmak için haydi 1 Mayıs'a.
Ekonomik ve insani krizin baş sorumlusu, iç ve dış tekellerin temsilcisi iktidarı demokratik yoldan iş başından uzaklaştırmak için haydi 1 Mayıs'a.
Emperyalizme sömürgeciliğe siyonizme kapitalist sömürüye karşı haydi 1 Mayıs'a.
1920 TKP üyeleri ve dostları olarak, işçi sınıfımızın Birlik, Mücadele ve Dayanışma gününde yine alanlarda olacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.”